Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAYATINIZA GİREN GÜZEL İNSANLARI UNUTMAYIN!

  BİR ŞEHRE, BİR ÖĞRETMEN GELİR… Çok uzun yıllar önceydi. Henüz arkadaşlık, dostluk, komşuluk ilişkilerinin kişisel çıkarlara kurban edilmediği yıllardı. Komşuda pişen birlikte yenir, kokusu gelmiştir diyerek bir tabak yemekle komşularımız kapımızı çalınca memnuniyetle ikramı kabul ederdik. Çünkü hem apartmanımızda hem de mahallede oturan yakın uzak birçok komşuyu tanırdık. Bir bardak şeker, yoğurt mayalamak için bir kaşık yoğurt, tuz… Aklınıza ne gelirse, evde ne eksikse, sonra ödenmek üzere, komşunun kapısı çalınır, önce ona sorulurdu. Havada görülen uçakla uzaktaki sevdiklerimize selam yollandığı yıllardı. Avazımızın  çıktığı kadar bağırırdık; ” Uçakkkkk, askerdeki abime selam söyle! Gelin olan ablama selam söyle!” Herkesin gönderecek bir selamı vardı elbette. Mutluluğun sosyal medyada yaşanmadığı gönül gözümüzün henüz kirlenmediği yıllardı. Eti senin kemiği benim diyerek çocuklarımızı gönül rahatlığı ile emanet ettiğimiz ö ğretmenler hak ettiği değeri yitirmemişti...

HER ÇOCUK, ANNESİ İÇİN VAZGEÇİLMEZDİR

           ÇOCUKLAR NEREDE? Sokakta, hiç çocuk sesi yoktu; İn cin top oynuyordu. “Simitçiiii!” diye bağırdı satıcı Evlerin balkonlarına baktı, Bir de elindeki simitlere Anlaşıldı simit satamayacaktı. Baloncu amca da balon satmıyordu artık, Pamuk şekeri satan, çoktan bırakmıştı şeker yapmayı… Üçü bir araya geldiler, Gelen geçene sual ettiler, Arzuhal eylediler. Kimi tersledi, “Bana ne be adam, git işine, haydi!” Kimisi kaçıp gitti, öyle ya devir, fitne devriydi. Alimallah! Başına bir şey gelse ondan bilinirdi. Bizim üç kafadara kimse cevap vermedi. Bir sokak başında durdular, Bir umudu dinler gibi beklediler…   Beklediler… Yine de çocuk sesi gelmedi. Yaşlı bir amca gördüler, Koşup, yanına gittiler. “Bu halin aslı nedir? Durum nedir?” dediler Yaşlı amca cevap verdi, Korkak, ürkek sesi titrerdi, Çocukların yerini söyledi. Sevindiler, koşup tarif edilen yere geldiler Simitçi amca bağırdı, "simitciiii...

NELER ÇEKTİĞİMİ, NEREDEN BİLECEKSİNİZ?

  VİCDANIM NEREDESİN? Siz benim neler çektiğimi, nereden bileceksiniz! Dilindeki bu satırlar yüreğini yakarken, elleri paltosunun cebinde, başı yerde yürüyordu. Hava soğuktu, belki de değildi de O üşüyordu. Elleri terlemiş miydi, yoksa yıkadıktan sonra kurulamamış mıydı? Ama evden çıkmadan yıkamıştı. Uzun zamandır yürüyordu. Çoktan kurumuş olmalıydı. Soğuktu, üşümüyordu, elleri terliyordu. Kimse Onun ne çektiğini bilmiyordu. İhanetin bedeli bu muydu? Yoruldum, çok yoruldum. Siz benim neler çektiğimi, Nereden bileceksiniz Bir şarkı duydu, dilinde dolanan cümleye ait. Sesin geldiği yeri aradı gözleriyle. Kim söylüyordu? Yakında bir yerlerde cafe mi vardı ya da eğlence merkezi? Oradan geliyor olmalıydı ses. Bakındı. Fakat önünde uzayıp giden yol boyunca bir kaç bahçeli ev dışında bina yoktu. " Evlerden birinden geliyor olabilir mi bu ses?" diye düşündü. Geride kalan evin bahçe duvarının önüne geldi, dinledi. Ses seda yoktu. Yürümeye devam etti. Yürürken ses...